Los Angeles Gezi Rehberi: "City of Stars"
- Bi Küçük Turuncu Uzaylı
- 19 Şub 2020
- 11 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Şub 2020

Ne demiş ünlü oyuncu Denzel Washington: "In Los Angeles, everyone is a star". Los Angeles`a gidip, ilkbahar kokan havasını içime çekince daha iyi anladım aslında bu sözün ne anlatmak istediğini. Los Angeles`ta insan ister istemez kendisini havalı bir Amerikan filminin bir sahnesindeymiş gibi hissediyor. Bir kafede kahvenizi yudumlarken, palmiyelerle çevrili sokak ve caddelerinde dolanırken ya da Venice`te sahilde gezinirken içinde bulunduğunuz dünyanın gerçekliğini sorgulamaya başlıyorsunuz. Şöyle küçük bir ekleme yapmak istiyorum. Los Angeles, bir süreliğine kalıp tatil yapmak için şahane bir yer ancak yaşanılası değil kanımca. Oldukça pahalı, tehlikeli ve trafik tam bir çile. Gidip tatil yapıp mutlu bir şekilde ayrılmalık bir şehir.
Okuduğum bir çok yazıda Los Angeles ile ilgili şöyle genel bir bilgi paylaşımı yapılmış; "ya çok seveceksiniz ya da nefret edeceksiniz". Ben sevenlerdenim. Ancak arkanızdan kovalayan varmışçasına bütün turist aktivitelerini tamamlamaya çalışırsanız bu şehri yüksek ihtimalle sevmeyeceksiniz. Öyle bir şehir ki tadına varılarak gezilmeli. O yüzden planlamanızı iyi yapın ve oradan oraya koşturarak gezmeli bir plan da olmasın. Bu size verebileceğim en önemli tavsiye.

Los Angeles? Los Angeles hakkında ansiklopedik bilgi vereceğim şimdi biraz size (şaka değil). Los Angeles, Ispanyolca bir kelime ve "melekler" anlamına geliyor. Kaliforniya'nın en kalabalık şehri. Kültürel, finansal ve ticari bir merkez. Şehir: güzel iklimiyle, Hollywood ile, etnik çeşitliliğiyle, eğlence ve sinema sektörünün merkezi olmasıyla tanınıyor. Yani Los Angeles için Amerika'nın batı yakasının kalbi desek yanlış bir şey söylemiş olmayız herhalde. Şehrin adı neden Ispanyolca'dan geliyor dersiniz peki? Çünküü şehri 4 Eylül 1781'de Ispanyol bir vali kurmuş! 1821`de Meksika`ya katılan şehir, daha sonra 1848`de ABD`ye katılmış. Tabi bu olaylar nasıl olmuş az çok tahmin edersiniz. Savaşlar yapılmış, kanlar dökülmüş. Öyle yazıldığı gibi kolay olmamış o işler. Sebebi de belli aslında. Kaliforniya`da petrol var arkadaşlar. (Ayrıca 1800`lü yılların sonlarında altın yatakları da keşfedilmiş). Katılmaktan ziyade kapılmış aslında. Daha sonra 1850`de de eyalet olmuş bu muazzam şehir. Şehirde Meksika tarzı rengarenk ve birbirine yapışık bir yapılanma söz konusu ve inanılmaz sevimli duruyor. Iklimi de tam benlikti açıkcası. Akdeniz mi desem tropikal mi desem ne desem bilemedim ama hava çoğunlukla ılık ve güneşli. Hazır yeri gelmişken eklemek istiyorum, bence bu şehri gezmek için ideal aylar bahar ayları, Mart-Mayıs/Eylül-Kasım. Zira yaz ayları çok sıcak ve elini sallasan insana çarpacak derecede kalabalık olabiliyormuş. Özellikle de turistik yerler. Yani hiç keyif almadan dönebilirsiniz seyahat için Temmuz-Ağustos ayınları seçerseniz bence. Ek olarak çok daha pahalı bir tatil olur benden söylemesi! Tişikkirlir. Şimdiii gelgelelim nerelere gidilir, nasıl gidilir falan feşmekan baştan başlayalım.

Öncelikle ben Boston`dan uçakla geldiğim için kendi tecrübelerimden değil, sizin yaşamanızın muhtemel olduğu gerçeklerden bahsediyor olacağım. Istanbul-LA arası uçuş yaklaşık olarak 13-14 saat sürüyor. Oldukça uzun, göz korkutucu bir mesafe evet. Ama değiyor merak etmeyiniz. Ben 6,5 saat uçtum ve yamuldum şimdi korkmakta da haklısınız (ehem neyse siz vazgeçmeden ben devam edeyim). Ucuz uçak bileti bulmak için veya tarih karşılaştırmalı olarak bilet fiyatlarını görerek hangi tarihlerde seyahat edeceğinize karar vermek için (yani benim yaptığım gibi) ideal bir websitesi olarak '"skyscanner"ı öneriyorum sizlere. Eğer aktarmalı uçuşları tercih edecekseniz aktarma yapacağınız ülkenin transit vize isteyip istemediğine dikkat etmenizi öneririm. Ingiltere vize istiyor mesela. Uçuşunuzun aktarmayla birlikte kaç saat süreceğine de dikkat ediyor olursunuz ki Los Angeles`a ulaştığınızda zaten jetlag olacaksınız bir de ekstra yorgun olup seyahatinizi otel yatağında geçirmeyin.
Bir sonraki basamağa geçiyorum: Araba kiralamak! Avrupa şehirlerinde rahatlıkla yürüyerek her yere gidebilirken Amerika`da, özellikle Los Angeles gibi mesafelerin uzun olduğu bir şehirde bu kelimenin tam anlamıyla mümkansız. O yüzden ya araba ya da uber/lyft/taksi şart. Araba kiramak için "carrental8" veya "budget" gibi web sitesilerini inceleyebilirsiniz. Veya ben kararsızım gidince seçenekleri değerlendirmek istiyorum derseniz tabii ki öyle bir alternatifiniz de var. Her iki durumda da uçaktan indikten sonra havaalanından kalkan otobüsleri kullanarak araba kiralama alanlarına gidebilirsiniz. Eğer önceden rezervasyon yaptırdıysanız, araba kiralamış olduğunuz firmanın otobüsüne binmeye dikkat edersiniz. Eğer herhangi bir fikriniz yoksa ben kendi tecrübelerimden yola çıkarak "Dollar" firmasını önerebilirim. Bütün kiralama şirketleri turist olduğunuzu bildikleri için sizi kazıklamaya çalışacaklar, bu bir çeşit kural gibi. Sistem böyle işliyor. Kişisel algılamayın. Size bu konuda bir kaç tüyo veriyor olacağım ki kazıklanmayın. Öncelikle sigorta yaptırmanız şart, bundan kaçış yok. Günlük sigorta ücreti eklenecek. Size toll kullanıp kullanmayacağınızı soracaklardır, paralı yol demek kısaca, kullanmayacağım derseniz ve kullanacağınız navigasyon uygulamasında "toll" seçeneğini kaldırırsanız derdiniz tasanız kalmayacaktır. Çünkü ciddi bir ekleme yapıyorlar bunu kabul ederseniz. Eğer paralı yollara girecek olursanız (EZPass örneğin) websitesine girip ödeme yapabilir faturasını da firmayla paylaşabilirsiniz, sorun yaşanmayacaktır. Normalde bu yolları kullanmanız durumunda ödediğiniz ücret $2-3 ama sizden günlük $25-30 alıyorlar. Nedenini bilen yok. (Burda bir "ama" parantezi acıyorum. Sonradan başım ağrımasın diyorsanız hiç risk almayın tabii. Ben yalnızca tavsiyelerde bulunuyorum). Son olarak bilinen firmalardan kiralamaya özen gösterin, daha güvenilir. Şayet ehliyetiniz veya araba kiralamak gibi bir niyetiniz yoksa en başta da söylediğim gibi uber/lyft gibi uygulamaları indirerek ulaşımınızı rahatlıkla sağlayabilirsiniz. Ya da mesafeniz çok uzun değil ama yürünecek kadar da kısa gelmedi ve gözünüz korktu diyelim. Çözüüm scooter! Yol kenarlarında kiralanabilecek scooterlar olduğunu göreceksiniz. Tek yapmanız gereken uygulamasını indirip, ödeme bilgilerinizi girdikten sonra kiralayacağınız cihazın üstündeki QR kodunu okutmak. Binmesi de çok keyifli üstelik! Aynı yöntemle bisiklet de kiralayabilirsiniz.

Amerika`da Araba Kullanmak ve Parkla Ilgili Önemli Bir Kaç Bilgilendirme (Ciddili)
Araba kiralamanın ardından park sorunsalı geliyor. Türkiye`deki bildiklerinizi unutun, "aaa boş yer hadi park edelim" gibi düşüncelere kapılırsanız ya arabayı döndüğünüzde bulamazsınız ya da ciddi bir ceza yersiniz. Tabelalara çok dikkat etmelisiniz. Bir kere okudunuz anladınız sonra pekiştirmek için tekrar bakın. Park edilmesine izin verilen yerlerde ödeme cihazları oluyor genellikle. Kartla ya da çeyrekliklerle ödeme yapabiliyorsunuz. Işlemin başarılı olduğundan emin olmak için cihazın üzerindeki ışığın yeşile döndüğünden emin olun. Bazı yerlerde yalnızca 2 saat park limiti olduğunu göreceksiniz (bu baya yaygın), akşam 8`den sonra ücretsiz olabiliyor. Temizlik günlerinde ve saatlerinde yolun yalnızca sağı ya da solu kullanılıyor olabilir. Yangın söndürme hebelesinin önüne, arkasına, yanına, yamacına park etmemelisiniz. Yani kısacası park olayı oldukça karmaşık, dikkat edilmesi gereken bir husus. Bir aksilik oldu ve ceza yediniz diyelim (düşman başına), paniğe kapılmayın. O turuncu zarfın içinde, ödemeyi nasıl online yapabileceğinizi açıklıyorlar. Çok düşünceliler evet, bu konuda hemfikiriz.
*Stop tabelalarına da çok dikkat etmelisiniz. "STOP" işaretini gördüğünüz her noktada, sokak başında, yol çıkışında, yolda hiç kimse yoksa bile üç saniye durmalısınız. Eğer araba geliyorsa ilk duranın ilk hareket etmesi gerekiyor. Bu kurala Amerika`da herkes ama HERKES uyuyor. Eğer uymazsanız kazaya sebep olabilirsiniz. *Bir diğer konu ise yaya geçişlerinde yaya varsa durup yol vermelisiniz. Çünkü yayalar sizin yol vereceğinizden emin oldukları için kendilerini yola atıyor olacaklar. Bazen gelen giden var mı diye kontrol bile etmiyorlar. *Bir deee bazı yollarda "car pools only" yazısını göreceksiniz. Bu da şu anlama geliyor; şayet arabanızda iki veya daha fazla kişi yer alıyorsa bu şeritten hooop diye hızlıca (65 mil hız limiti) gidebiliyorsunuz.

Los Angeles`ta Ne Yenir?
Tabii ki Meksika yemeği muchachos-as! Fajita, taco, enchilada, burrito, quesadilla... o-la-la mamma mia! Pardon hatlar karıştı, ehem. Kaliforniya, Meksika sınırında olduğu için Güney Amerika`dan çokça göç almış bir eyalet. Zaten ansiklopedi bölümünde de açıkladığım üzere Meksikalıların ikinci memleketi bile diyebiliriz buraya. Dolayısıyla Meksika yemeği sevenler için adeta bir cennet! Bence Meksikalıların Türk damak zevkine de hitap eden çok leziz bir mutfakları var. Ayhan Sicimoğlu`nun da dediği gibi "hastasıyız".
Çin Mahallesine gidip Çin mutfağına da doyabilirsiniz. Çok geniş ve çok güzel seçenekler var. Her büyük şehirde de Çin Mahallesi var bu arada yahu, neden ki? Neyse yine konudan saptık. Yemek arkadaşlar, Çin yemeği. Ben Meksika yemeklerine daldım ama siz gidin bir deneyin.
Amerikan filmlerinde gibi hissetmek istiyorsanız "Denny`s" size tavsiyem. Hem fiyatlar uygun hem de Amerikan tarzı kahvaltı ya da yemek için ideal bir yer bence. Özellikle "salted caramel pancake" yemeden kesinlikle masayı terk etmeyin! Varsın pişman değil şişman olunuz.

Diğer bir alternatif "In-N-Out Burger". Burada burger yemeden Kaliforniya`dan ayrılırsanız arkanızdan ağlar.
Sizin için en güzel restoranlar listesini derledim ... demek isterdim ancak biz genellikle spontane bir yerler bulup denemeyi tercih ettiğimiz için hiç o toplara girmedim (hiçbir zaman o kadar planlı olamayacağım sanırım). Size bunun için "OpenTable"i tavsiye edebilirim. Güzel bir mekanda leziz bir yemek yemeden Los Angeles`tan ayrılmak istemiyorum diyorsanız bu siteye girip bütçenize ve damak zevkinize uygun restoranlara erişebilir ve hatta rezervasyon yaptırabilirsiniz. Mekan isminin hemen altında yer alan bölümde müşteriler tarafından yazılan yorumları okuyabilirsiniz. Gerçekten faydalı bir site, tavsiye ediyorum.
Los Angeles`ta Konaklama

Nerede kalınır konusuna gelincee. Aslında bu biraz bütçe ve gezi tercihlerinize göre şekillenecek bir konu. "Trivago" veya direkt olarak "booking.com"u inceleyebilirsiniz. Bu otel fiyatları bizi üzer diyorsanız -ki çok haklısınız, Los Angeles`ta oteller pahalı açıkcası- "airbnb" diğer bir alternatif. Biz Casa Bella Inn`de konakladık, memnun da kaldık. (Yukarıda görmüş olduğunuz şirinlik abidesi merdivenlerin hemen karşısındaki odada kaldık, ihi) Hem ucuzdu hem de konforluydu. Ayrıca çok sevimli bir oteldi. Ancak bedava kahvaltı tam bir hayalkırıklığı. Bedava verseler yemem denilebilecek bir kahvaltıydı nitekim biz de bedava olmasına rağmen yemedik. Size otelleri listelemeyeceğim çünkü hiçbirini bizzat deneyimlemedim, neye göre tavsiye edebilirim bilmiyorum. O yüzden paragrafın başında da belirttiğim gibi seçimlerinizi gezi tercihlerinize göre yaparsanız en azından yollarda çok vakit kaybetmemiş olursunuz. Gezinizi ikiye bölüp bir bölümünde şehir merkezine yakın bir otelde, diğer bölümünde Santa Monica tarafında da konaklayabilirsiniz. Bu da başka bir seçenek. Bir de booking`ten veya benzeri sitelerden otellere bakarken mutlaka ek ödemelere dikkat edin. Zira vergileri "ek ödeme" olarak gösterebiliyorlar veya "temizlik ücreti" gibi ek ödemeler olabiliyor. Araba kiralamak gibi bir niyetiniz varsa "free parking" seçeneğine çok dikkat etmenizi tavsiye ederim. Ana sayfada "free" olduğunu iddia ediyorlarsa bile yine o nalet "ek ödemeler" kısmına geldiğinizde günlük olarak $40-$50 gibi absürd fiyatlandırmalarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Sonradan baş ağrısı çekmemek için her şeyi didik didik incelemek çok mühim.

Los Angeles`ta Nerelerde Geziliiiiğr?
(Gitme sıramıza göre düzenledim) Sıralamaya başlamadan önce minik bir tavsiyem olacak sizlere. Ilk günü olabildiğince hafif, dinlenmeli, sakin planlamaya gayret gösterin çünkü jetlag etkisiyle bir kaç gün uykunuzu alamayabilir, geceleri uyuyamayabilirsiniz. Vücudunuz yeni düzene ayak uydurana kadar sakin takılın, bence.

Hollywood Bulvarı - Walk of Fame ★
Ilk gün akşam üzeri anca dışarı çıkabildiğimiz için ilk durak olarak Walk of Fame`i seçtik çünkü biraz gidelim de aradan çıksın diyebileceğimiz bir yerdi. Çok turistik ama renkli ve dolaşması keyifli. Bence gidin görün. Hollywood Souvenirs`ten hediyelik eşya da alın, havasını atarsınız sonra.
Walk of Fame`in tarihine şu link, özellikle görmek istediğiniz yıldızlar konusunda bilgilere bu link üzerinden ulaşabilirsiniz.
Cadde üzerinde bulunan Dolby Theater`a da şöyle bir göz atarsınız. Siz de benim gibi film meraklısı ve Oscar Ödül Törenlerinin sıkı takipçisiyseniz Dolby Theater`ı görünce "Orası burası mıymış yea" şeklinde minik bir tatminsizlik anı yaşayabilirsiniz. Ekranda öyle görünmüyordu bence.

Santa Monica Pier
Akşam keyifli vakit geçirmelik bir yer. Gündüz de gidin ama mutlaka. Bir de "Route 99" yazısının önünde fotoğraf çekilmeyi ihmal etmeyin. Ben ettim çünkü ihmal.

Akşam yemeğini spontane olarak seçtiğimiz "Blue Plate Taco"da taco (e yani) yiyerek ve bir kaç kutlama içeceği içerek ilk günümüzü sonlandırıyoruz. Kadehlerimizi de bu güzel akşama ve şehre kaldırıyoruz! Adamlar güzel yapmış vesselam.
Hollywood Sign En net şekilde görmek ve fotoğraflamak için ideal noktaları sizler için aşağıda listeledim. *Lake Hollywood Park
*Mullholland Highway
*Griffith Observatory (Ordaaa bir sign var uzaktaaa, o siiiign bizim sig--siz anladınız onu--) *Windsor Bulvarı *Garden of Oz (Bu Oz büyücü olan mı ki acaba?)
Biz Mullholland Highway`e gittik, pişman da olmadık. Güzel bir nokta seçmişiz kanımca. Tek sorun yol üstünde park yeri bulamazsanız hebele hübeleyi yediniz demektir. Size tavsiyem Lake Hollywood Park. Daha güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Ayrıca park olarak da güzel.

Griffith Observatory
Griffith Gözlemevi`nin benim için her "La La Land" izleyen bireyde olduğu gibi özel bir yeri vardı. Tabi gidince hiç romantik bulmadım mekanı demeyeceğim tabii ki (sahneyi izlemek için tıklayınız).
Tek sorun çok kalabalık olmasıydı. Astronomiye az çok ilgisi olan herkesin ziyaret etmesi gereken bir yer. Arabayla gideceklere minik bir uyarı parantezi açmak istiyorum; parkın saatliği $10 ki 1 saatte çıkmak mümkün olmayacaktır. Eğer yemek paranızı parka vermek istemiyorsanız, siz de bizim gibi The Greek Theater parking lotlarını kullanabilirsiniz. Veya yol kenarlarında park yasağı olmayan yerlere dikkat ederek boş bulduğunuz bir noktaya park edebilirsiniz. Ancak boş yer bulmak samanlıkta iğne aramakla eşdeğer, gerçek bir vakit kaybı. O yüzdeeen Greek Theater diyoruuuz. 10-15 dakika yokuş yukarı yürümeniz gerekecek, o yüzden eğer öğle vakitlerinde gidecek olursanız kan ter içinde kalmanız olası. Dert tasa çekmek istemiyorsanız bir diğer seçenek uber/lyft kullanmak olabilir. Bir dee siz de bizim gibi okul gezisine denk gelecek olursanız fotoğraf çekemeyebilirsiniz ya da fotoğraflarınızda irili ufaklı minnoş çocuklar olabilir.
Venice - Venice Beach Güzeller güzeli, rengarenk, bol palmiye ağaçlı sahil yolu. Yol üzerinden hippiliği yaşatan lokal sanatçılar var. Sörf tahtalarıyla etrafta dolaşan gençler... Bir de "Skate Park" çok güzel düşünülmüş bir detay, biz bayıldık. Siz de gittiğinizde mutlaka göz atın derim. Beşiktaş`a da yapmalılar bunlardan bir adet (benim değil, çok yaratıcı bir arkadaşımın fikri). Eveeet, devam edelim.

Santa Monica Beach
Güneşin batışını burda izlemek şart bence. Çok mutlu ayrılırsınız. Dert tasa hiçbir şey kalmaz, pamuk gibi olursunuz. Benden söylemesi.
Eğlence Parkları - Universal Studios - DisneyLand - Six Flags Ben Universal Studios`a Florida Eyaletinde bulunan Orlando`da gitmiştim, bu nedenle LA`dekine gitmedim. Gitmenizi kesinlikle tavsiye ediyorum. Çok keyifli vakit geçireceğinizi garanti edebilirim. Özellikle "Harry Potter" severler için harika bir dünya yaratmışlar, biz ba-yıl-dık! Her şey bütün ayrıntılarıyla düşünülmüş. Özellikle çocukları olanlara Universal Studios ve Disneyland tavsiyem. Uygulamasını indirirseniz Universal Studios`ta bulunan bütün alanlardaki kuyruk durumunu takip edebiliyorsunuz. Ne yazık ki kalabalık olduğu için her yerde az çok sıra oluyor. Sırada beklemek istemeyenler için ise "front line pass" seçeneği mevcut. Biraz daha fazla para ödeyip sıra beklemeyebiliyorsunuz. Hoop diye sıranın başına alıyorlar sizi. Ben day pass`liydim elbette ve baya pis bakışlar attım o arkadaşlara. Paranız yoksa sıra sizin kaderiniz (fonda acıklı müzik).
Six Flags ise roller coaster seviyorsanız görüp görebileceğiniz en iyi yer olabilir. Ben gitmek istemedim. Yani korkmak demeyelim deee böyle şeylere karşı mesafeliyim diyelim (ödü kopuyordu). Haftasonu aşırıya kaçan derecede kalabalık olabiliyormuş, uyarmadı demeyin. Bilet alabileceğiniz ve etkinlikleri takip edebileceğiniz linki şöyle bırakıyorum.
Stüdyo Turları
Universal Studios`tan sonra en çok tavsiye edebileceğim diğer iki stüdyo turu ise Warner Bros ve Paramount Pictures Stüdyo Turları. *Warner Bros Stüdyo Turu: Eğer Friends, Big Bang Theory, Gilmore Girls gibi dizileri seviyorsanız kendinizi dizi sahnelerinden birinde hissedebileceğiniz o ambiyans burada mevcut. Central Perk`te kahve içebilirsiniz mesela! (gerçekten değil tabii yalancıktan). Bilet fiyatlarına ve fotoğraflara şu link üzerinden ulaşabilirsiniz.
*Paramount Pictures Stüdyo Turu: Bu stüdyonun girişi çok havalı duruyor öncelikle bunu belirtmeliyim. Burada bir fotoğraf çektirmek isteyebilirsiniz. Standart tur, iki saat kadar sürüyor. VIP turları ise 4,5-5 saat uzunluğundaymış. Artık ne yapıyorlarsa bu turlarda bilemiyorum. Brad Pitt ile kahve içsek fena olmazdı mesela (gözleri yukarı doğru bakan emoji). Forrest Gump`ın o meşhuur bankında (şu bank) oturma imkanı bulabilirsiniz (filmi 35242 kere izledim, çok severim bu arada eklemek istiyorum). Bilet fiyatları için sizi şöyle alalım. Bu link üzerinden bilet de satın alabiliyorsunuz.
Staples Center - LA Lakers Maçı NBA`e meraklıysanız LA Lakers maçı izleyebilirsiniz (Ben gitmedim). Bileti nereden alabilirim diyenleri şöyle alayım. Bilet fiyatları $100 ile $10.000 arasında değişiyor. Şaka değil. Kast sistemi, fakirlik-zenginlik kavramlarını tekrar sorgulayabilirsiniz gerçekten acı bir fark. Maç aynı maç. Çokta şeyapmamak lazım bence. Ben Boston Celtics`in maçını izleme imkanı bulmuştum geçen sene. Gerçekten çok farklı bir ambiyans, tavsiye ediyorum. (Bu arada Kobe`yi ve güzel kızını bu noktada yad etmek istiyorum, ruhları şad olsun)

LACMA - Los Angeles Country Museum of Art Ben gitmedim, gidemedim (arka fonda baya acıklı bir müzik). Siz benim yerime de gidip gezersiniz.
Bilet fiyatları ve diğer bir takım faydalı bilgiler için şuraya göz atabilirsiniz.
Alışveriş yapmak isteyenlere ise outletleri elbette tavsiye ederim ancak bu alışveriş merkezlerinin hemen hemen hepsi şehir dışında yer alıyor. Bu avmlere gidip gezmek için gerçekten vaktiniz olması gerekiyor anlayacağınız. Eğer vaktiniz varsa Camarillo Premium Outlets`e gidebilirsiniz. Mağaza listesine şu link üzerinden ulaşabilirsiniz. Ancak alışveriş için bu kadar vakit harcamak istemiyorsanız (benim gibi) TJMaxx, Marshalls ve Burlington Factory gibi mağazalardan da bilinen markaların eski sezonlardan kalma ürünlerini uygun fiyatlara almanız mümkün. Yalnızca kıyafet değil her şeyi bulabiliyorsunuz bu mağazalarda. Kozmetik, ayakkabı, ev ürünleri, ufak tefek elektronik eşyalar bile mevcut hatta.
Eğer 15 gün ya da daha uzun süre Amerika`da kalmayı planlıyorsanız bir kaç şehri birden gezebilirsiniz. Los Angeles seyahati planlıyorsanız buna Las Vegas`ı, San Diego`yu veya San Francisco`yu da ekleyerek çok daha keyifli bir tatil geçirebilirsiniz. Las Vegas arabayla Los Angeles`a yalnızca 4 saatlik mesafede, San Francisco 6 saatlik, San Diego ise yaklaşık 2 saatlik mesafede. Şunu da bu noktada eklemem gerekir, Los Angeles`a en azından 4-5 gün ayırmalısınız diye düşünüyorum. Ben de Los Angeles ile başlayıp, "Pismo Beach" adlı cennetten bir köşede bir kaç gün kafa dinleyip San Francisco ile final yaptım. Diğer gezilerime ilerleyen yazılarda ayrıntılı olarak değiniyor olacağım. Her şehrin apayrı bir lezzeti var. Ne kadar çok yer o kadar çok tecrübe ve keyifli vakit anlamına geliyor, bence.
Bu yazıda ben Los Angeles'ı üç günde nasıl gezdim, Los Angeles`ta neler yaptım onu anlattım sizlere ama aslında şehirde benim tecrübe etme şansı bulduğumdan çok daha fazlası var!
Gitmek isteyip gitme şansı bulamadığım, arkamdan ağlayan yerler listesi:
1. Art District (denk getiremedik, yol üstü olsaydı aslında, aah ah) 2. Grand Central Market (gidemedik, yiyemedik) 3. Hike Griffith Park (Bunun için gerçekten vaktiniz olması gerekiyor ki bu cennet gibi yerde gezin tozun, doğal güzelliğin ve manzaranın tadını çıkarın. Bir dahakine diyoruz o halde. Umut fakirin ekmeği) 4. The Getty Center (Her LA listesinde yer almasına rağmen nasıl gitmedim, hmm, çünkü gerçekten gerekli gibi de gelmedi bana aslında) 5. Beverly Hills (Görmek istemedim. Bunun yerine Santa Monica`da gün batımını seçtim. Haksız olup olmadığıma yukarıya bir yerlere eklediğim fotoğrafa bakıp daha sonra karar verin derim) 6. LACMA - Los Angeles Country Museum of Art (Gidemedim diye hayıflandığım, dizlerimi dövdüğüm tek yer, çok net) 7. MOCA (Müze çok severim aslında ama gerçekten zamansızlık, saatleri ve trafiği birbirine uyduramamak etc.) 8. Mullholland Drive (Çünkü David Lynch`in askerleriyiz)

Denk gelirseniz eğer her ayın ikinci perşembesi Los Angeles merkezde "Art Walk" etkinliği varmış. Kulağa görülesi geliyor bence. Ne dersiniz?
Gitmeden önce aşağıda linki yer alan siteyi incelemenizi tavsiye ediyorum. En sona ekledim çünkü o kadar çok her şeyi içeriyor ki bunu gördükten sonra yazımı okumazsınız diye endişelendim ehe.
Amerika`ya ilk defa geleceklere minik notlar: *Priz dönüştürücü almayı ihmal etmeyiniz. Gittigidiyor gibi sitelerden uygun fiyata bulunabiliyor.
*Los Angeles-Türkiye zaman farkı şu anda 11 saat, saatler alındıktan sonra ise 10 saate düşecek.
*Şayet daha önce yapmadıysanız operatörünüzle yurtdışında hat kullanımının açılması için görüşmeniz gerekecektir. Internet satın almayı ihmal etmeyiniz. Türk Telekom`un "Yurtdışında 1 GB Haftalık" paketi var mesela. Haftalık 45 TL. Tarife hakkındaki bilgilere şu link üzerinden ulaşabilirsiniz. Sizin için Turkcell`e de baktım ama nedendir bilinmez onların paketleri biraz tuzlu. *Şayet internet satın almaya niyetiniz yok ise "Google Maps" uygulamasına Los Angeles haritasını indirmeyi ihmal etmeyin bence. Ne olur ne olmaz. Böylelikle dilediğiniz zaman uygulamaya offline olarak girip, gideceğiniz yere internet olmaksızın ulaşabilirsiniz.
Los Angeles yazımızın sonuna gelmiş bulunuyoruuz. Okuduğunuz için çok teşekkürler.
Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere.
Besos.

Comments