Korona Günlerinde Hayat: Karantina Günlükleri Vol.1
- Bi Küçük Turuncu Uzaylı
- 3 May 2020
- 7 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 26 May 2020

Korona virüsü (Covid-19) yüzünden çok endişe verici günlerden geçiyoruz. Tam anlamıyla bir Hollywood felaket filminin içindeymiş gibi hissettiren ve hepimizi paranoyak, obsesif kompulsif hastalara dönüştüren korkunç bir virüsle karşı karşıyayız (şöyle bir şey). Sizler için üzerinde uzun süre çalıştığım bir seyahat yazısı daha hazırlamıştım (bundan 1,5-2 ay önce bitti aslında) ancak onu yayınlamak herkesin evlerine kapanmak zorunda kaldığı şu günlerde çok anlamsız geldi ve bu yazıyı sizlerle paylaşmayı güzel, güneşli günlere erteledim (ameno). Onun yerine evde nasıl verimli ve keyifli vakit geçiririz ve bugünleri kendimizi yemeye içmeye vermeden nasıl sıkıntısız atlatabiliriz konusu üzerine düşündüm ve sizlere naçizane önerilerde bulunmaya karar verdim (karşılığında bir hayır duanızı alırım, ehe). Böyle bir şey paylaşmamaya karar vermiştim en başta ama bu süreç (ne yazık ki) daha uzun bir süre devam edecek gibi görünüyor. (Yeni başladığım blog maceramın ortasına meteor taşı gibi düştü, yok edecek gezegenimi forkin` virus)
Bu arada sizlere biraz Amerika`daki durumdan da bahsetmek isterim. Son kontrol ettiğimde Amerika`daki toplam vaka sayısı 1,159,897 ve ölü sayısı ise 67,102 idi. (Bu arada vaka sayılarını ve ilgili haberleri "News Break" -kırmızılı bir logosu var- isimli uygulamadan takip ediyorum). Amerika şu anda vaka sayısında da ölü sayısında da dünyada birinci sırada. Ben hala çalışmaya devam ediyorum. Çünkü Massachusetts`te halihazırda teyit edilmiş 66,253 vaka ve ne yazık ki 3,846 hayatını kaybetmiş zavallı insan olmasına rağmen önlemler oldukça zayıf aslında. Iki günde bir televizyona çıkıp lütfen evlerinizde kalın diye ricalarda bulunarak bu iş olmuyor, olamıyor. Çünkü havaların iyice güzelleştiği, kuşların cıvıldadığı, gökyüzünün masmavi olduğu günümüzde evde oturmuyor insanlar ve her gün işe gidip gelirken parklarda oynayan çocuklar, gençler görüyorum. Yürüyüş yapan, koşan insanlar görüyorum. Yani anlayacağınız insanlar o mesajı almıyor, alamıyor. Yani çoğu insan karantina beklentisi içinde ama bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek gibi. Başgan Trump (ihi) bir kaç hafta önce "normalleşme" çağrısında bulundu. Insanlar ölüyor, acı çekiyor falan ama tabii kimin umurunda! Bir de protesto yapıldı. Insanlar kuaförlerin/berberlerin açılmasını istiyormuş efenim. Golf sezonu nasıl iptal edilirmiş. Onun bedeniymiş, onun kararıymış. Maske kullanmayacakmış falan filan. Bu tarz bir sürü saçmalamaca. Haberi görünce insanların ne kadar şuursuz olabileceğini bir kez daha görmüş oldum. { haber }
Mc.Donalds, Domino`s, Taco Bell gibi yemek zincirleri hala hizmet vermeye devam ediyor. Domino`s full time hizmet veriyor. Gece 12`ye kadar çalışmaya devam anlayacağınız. Hadi bunları geçtim, Best Buy neden hala açık bunu anlamak mümkün değil bence. Yani bu ülke o kadar ileri düzeyde kapitalist ki ekonomi insan hayatından bile daha önemli ne yazık ki. Fast food zincirleri kıyamet kopsa bile kapanmaz burada sanırım. Çünkü kapanırsa insanların büyük bir kısmı hastalıktan değil ama açlıktan ölebilir. Zira yumurta kırıp yemekten aciz bir sürü insan var.
Buralarda neler oluyor bitiyor onu da bilin istedim. Umarım hızlı bir şekilde aşısı/tedavisi bulunur. Hasta olanların ve hasta yakınlarının durumlarını tahmin bile edemiyorum. Hastane personeli, doktorlar, hemşireler zaten perişan durumdalar. Zorlu bir imtihandan geçiyoruz çok açık.
Hem sizi hem de kendimi daha fazla karartmadan geliyorum önerilerimeeee;
Filmlerden başlamak istiyorum. Kategori kategori ayırdım. Bazı kategorilerden bir bazılarından iki (bazen de çılgınlık yapıp üj) öneride bulundum. Benim gibi uçuk derecede kararsız bir insan için bu listeyi yapmak nasıl bir karın ağrısıydı tahmin bile edemezsiniz. Standartların dışına çıkmaya gayret gösterdim. Ama çok aşırıya da kaçmak istemedim, Tarkovsky`den Nostalgia ya da Jean-Luc Goddard`dan Vivre Sa Vie`yi de tavsiye edebilirdim fakat hiç o toplara girmek istemedim. Çok sevdiğim şeyleri de tavsiye etmek istedim derken arada kaldım ve bu liste çıktı ortaya. (The Big Lebowski istisna, onu tavsiye etmeden duramıyorum). Ortalama kendi halinde bir liste oldu ancak keyif alarak izlenecek filmler seçtiğime inanıyorum.
{ Açıklamaların hemen yanında "+" işareti görüyor olacaksınız. Işte onlar güzel şeyler. Tıklayın, fimlerin imdb sayfalarına erişeceksiniz. Fragmanlar da bu websitesinde mevcut. Tişikkirlir, iyi ginlir }
1. Aksiyon/Macera: Mad Max: Fury Road (2015) / Baby Driver (2017) ~
Çok aksiyon/macera kişisi olduğumu söyleyemem. Ama Mad Max`in bu yeni versiyonu bana bu türü sevdirdi (Mel Gibson`in başrolde olduğu seriyi izlemedim). Ikinci film ise "Baby Driver". Filmlerde hareket sevenlerdenseniz bence bu filme bir şans verin. Ayrıca, müziklerle görüntüleri çok iyi harmanlamışlar, bence. { + + }
2. Animasyon: Spirited Away (Hayao Miyazaki) / Klaus (2019) ~
Bu kategoride birbirinden oldukça farklı iki film tavsiye ediyorum. Ilki seneler önce izlediğim ve etkisinden uzun süre çıkamadığım Spirited Away. Ilk izlediğim Miyazaki filmiydi ve Miyazaki`ye hayran olmuştum. Arka arkaya diğer filmlerini de izlemiştim bu filmden sonra. Ikincisi ise yakınlarda izlediğim bir animasyon. Keyifli vakit geçirmelik, çocuğunuz varsa onunla izlemelik çok şekerpare bir film. Noel Baba efsanesinin nasıl ortaya çıktığına ilişkin fantastik bir anlatım. Give it a try! { + + }
3. Komedi: The Big Lebowski (1998) / In Bruges (2008) ~
Dediğim gibi, The Big Lebowski`yi tavsiye etmeden duramıyorum. Izlemediyseniz mutlaka izleyin, izlediyseniz bir daha izleyin. "In Bruges" ise diyalogları için bile izlenebilecek, eğlenceli ama zaman zaman da dramatik diyebileceğim bir film. Colin Farrell`ı bu filmi izledikten sonra sevmiştim. { + + }
4. Suç/Polisiye: Lock, Stock and Two Smoking Barrels (1998) ~
Snatch`i sevdiyseniz bu filmi de çok seversiniz. Snatch`i izlemediyseniz onu da mutlaka izleyin. Ikisini arka arkaya izlemeyin ama beyniniz yanabilir. Her haftaya bir tane şeklinde şeyaparsınız. { + }
5. Dram: Youth (2015) / Frances Ha (2012) / Captain Fantastic (2016) ~
Youth`u 2015 senesinde Istanbul`da bir festivalde izlemiştim. Etkisinden uzun süre kurtulamamıştım. Gerçekten çok ama çok güzel film (kanımca). "Frances Ha" ise kendimden çok fazla (gereksiz fazla) şey bulduğum bir film. Greta Gerwig`e aşık olmama sebep olmuştu (hala da biraz aşık olabilirim). Captain Fantastic ise içinizde kelebekler uçuracak ama aynı anda boğazınızda da düğüm bırakacak filmlerden. Canımın içi Aragorn`cum Viggo`cum (Mortensen) başrolde. Seviyorum. { + + + } / Simple Song. / Frances Ha / Captain Fantastic
6. Fantastik: Stardust (2007) / The Princess Bride (1987) ~
Bu türe film bittikten sonra kendinizi şukela hissettirecek iki adet minnoş film bırakıyorum. Stardust, Robert de Niro sahneleri için bile sevilebilir. The Princess Bride ise bir klasik. "My name is Inigo Montoya. You killed my father. Prepare to diee!". Yalnızca bu repliğin geçtiği sahne için bile izlenir bu film. How I Met Your Mother izleyenler bu replikleri hatırlayacaklardır (diye düşünüyorum). { + + } / himym (1:14)
7. Tarihi: Amadeus (1984) ~
Amadeus, ünlü müzisyen/besteci Wolfgang Amadeus Mozart`ın hayatını anlatıyor. Zaman zaman absürdlü, zaman zaman eğlenceli, zaman zaman ise dramatik bir film ve bence gerçek bir başyapıt. Fazlaca uzun ama karantinadasınız yahu! Izleyiverin yani. { + }
8. Korku: Bu tür en hoşlanmadığım tür. Bence korkmasak da olur. Yok size korku filmi.
9. Romantik: Pride and Prejudice (2005) / Midnight in Paris (2011) ~
Pride & Prejudice`ı ergenlik yıllarımda 38462 kere izlemiş sonra kitabını iki kere okumuş ve bir ara romanın yazarı Jane Austen ile kafayı bozmuştum ve bundan kesinlikle gocunmuyorum. Güzel zamanlardı. Çok güzel bir uyarlama. Şeker gibi bir film. Midnight in Paris ise Woody Allen tarzı romantik, fantastik anlatımlı güzel bir film. Woody Allen`a insan olarak ifrit olsam da ne yazık ki iyi bir yönetmen ve bu filmi de fevkalade (ne yazık ki). { + + }
10. Bilim Kurgu/Sci-Fi: 12 Monkeys (1995) ~
Bu türden o kadar çok güzel film ve seri çekilmiş ki hangi birini tavsiye etsem bilemedim. Insanın yaratıcılığını körükleyen bir tür aynı zamanda.
12 Monkeys filmine ne denir, nasıl açıklama yazılır inanın bilmiyorum. Sadece izleyin, lütfen. { + }
Ayrıca -eğer henüz izleme şansınız olmadıysa- Star Wars serisini izlemenizi tavsiye ederim. Blade Runner, 2001: Space Odyssey (aşırı çok uzun ama izlemeye değer kesinlikle), Ex Machina, Inception, Back to the Future serisi... çok fazlalar.
11. Gerilim: Zodiac (2007) / Primal Fear (1996) / Shutter Island (2010) ~
Üç film de psikolojik filmler aslında. Panic Room tadında gerilim filmleri değiller. Ama gerçekten çok muazzam filmler. Izleyince bana teşekkür edeceksiniz, garanti veriyorum. Shutter Island daha çok bu türe yakışmış olabilir diğer iki filme oranla. Kafada soru işaretli ve zaman zaman yürek hoplatmalı bir film. Leo başrolde, (kaşlarına kurban olunası insan) Scorsese ise filmin yönetmeni. Daha ne olsun!
12. Macera: I am Legend (2007) ~
Bir hastalık. Boş sokaklar. Will Smith. Biraz şu anda yaşadıklarımızın daha da korkunçlu versiyonu gibi. Ama izlenesi bence. (yahu kafamızı dağıtmak için film izliyoruz sen ne yapıyorsun da diyebilirsiniz tabii ki, hak veriyorum) { + }
13. Müzikal: Fiddler on the Roof (1971) / Across the Universe (2007) ~
Fiddler on the Roof, tam bir efsane! En sevdiğim filmlerden biridir aynı zamanda. Müzikleri de ünlüdür.
Across the Universe ise benim gibi The Beatles hayranıysanız hayran kalacağınız bir film. The Beatles şarkılarını hem filme hem de filmin konusuna çok güzel yedirmişler (ya da filmin konusunu müziklere bilemedim şimdi). Oyuncuları da çok dinamik, çok fevkalade. { + + } / "If I were a rich man"
14. Belgesel: Samsara (2011) ~
Izlediğim en iyi belgesellerden, ilk üçte. { + }
Ek olarak; size bir kaç websitesi tavsiye edeceğim (ben de Barış Özcan`dan duymuştum).
Ilki instantwatcher. Ikincisi ise movie-map.
Ilkinde günlük olarak Netflix`te popüler olan filmler listesi yer alıyor. "Search/Arama" seçeneğinde çok fazla kriter olduğu için nokta atışı yapabilirsiniz ya da kararsız bir insansanız ve birinin ya da bir şeyin sizin yerinize karar vermesi işinize gelecekse (burada kendimi tasvir ettim aslında) "random" seçeneğini tıklayıp o anda sitenin sizin için seçtiği filme şans verebilirsiniz. Ikinci websitesinde ise; beğendiğiniz bir film ismini arama çubuğuna yazıp benzer filmleri havada uçarken yakalayabilirsiniz! (Aynısının şarkı aramalı versiyonu da var: music-map)

Bu arada; National Theater, "Frankenstein" oyununu YouTube`da erişime açtı ve 8 Mayıs`a kadar ücretsiz olarak izlenebiliyor olacak. Oyunun yönetmenliğini "Slumdog Millionaire" filmiyle de tanıdığımız Oscarlı yönetmen Danny Boyle üstlenirken, Benedict Cumberbatch (canavar) ve Jonny Lee Miller (Dr. Frankenstein) gibi ünlü oyuncular ise başrolde yer almakta. Linki aşağıda paylaşıyorum.
Mutlaka duymuşsunuzdur, bazı müzeler de online erişime açıldı.
Onların da linklerini müze severler için aşağıda sizler için derledim (bunu yapmazsan blogger olamazsın dediler asdjfks)
Benim aşağıda listelediklerimden çok daha fazlasını -üşenmeyip- Google Arts`tan kendiniz de bulabilirsiniz. Gerçekten çok güzel içerikler mevcut. (Itiraf: Ben karantinada ol-a-madığım- için ayrıntılı inceleyemedim hepsini)
*American Museum of Natural History / New York
*Museum of Fine Arts / Boston
*Le Gallerie Degli Uffizi / Italya
tıkla *British Museum / Ingiltere
tıkla
*National Archaeological Museum
*Museo Del Prado / Italya
*The Metropolitan Museum of Art / Amerika
*Museo Archeologico Nazionale di Napoli / Italya
Pekiiii kendimi nasıl geliştirebilirim?
Ingilizcenizi ve aynı zamanda kendinizi de geliştirmek için ise "TED Talks" videoları izleyebilirsiniz.
Benim çok işime yaradı bu videoları izlemek. Bazen üzerine düşünsem aklıma gelmeyecek cümleleri muhabbet esnasında söyleyiveriyordum (sonra bir kaç saniye kendime gurur duyuyordum tabii haklı olarak *high five*). Bir de YouTube sayfası paylaşayım sizlerle, aksanına -fazlaca- bayıldığım Ingiliz bir eğitmenin sayfası { English with Lucy } Pratik bilgiler veriyor. Gündelik konuşma dili için -bence- oldukça faydalı. Ayrıca aksanı gerçekten çok datlu.
Podcast dinleyebilirsiniz. Herkesin ilgi alanları ve zevkleri farklı olduğu için tek tek isim vermek ya da video paylaşmak istemiyorum burada (uzun, itici bir yazı da olsun istemedim ayrıca). Ancak gerçekten çok ilgi çekici içerikler mevcut. Podcast için Spotify`a göz atabilirsiniz. Ya da bende "Overcast" ve "The Podcast App" mevcut mesela, bunları önerebilirim. Ek olarak; Netflix`teki belgesellere de mutlaka göz atın derim.
Son olarak; para verip online eğitimler alabilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz elbette ama YouTube varken ne gerek var! Bu konuda YouTube gerçek bir hazine. Önce oraya bir göz atın derim. (Tecrübe ettim oradan biliyorum). Mesela siz de benim gibi ukulele çalmaya meraklanırsanız, başlangıç için Cynthia Lin güzel eğitimler paylaşmış. Ancak ben paralı eğitim istiyorum, YouTube`da aradığımı bulamadım derseniz; Udemy, Coursera gibi sitelere de göz atabilirsiniz. En son göz attığımda indirim yapmışlardı bir çok sitede.
Hmm bir dee Pamela Pupkin ile karantina egzersizleri yapabilirsiniz (şaka). Tıkla~
Stay safe everybody!
Fin.
Best blog post ever published so far!
Visit here : https://login360.in/ui-ux-courses-in-chennai/
Very interesting. Thanks for taking the time to publish your thoughts!
Visit here : https://login360.in/aws-courses-in-chennai/
Best blog post ever published so far!
Visit here : Full stack developer course in Chennai
Actually I read it yesterday but I had some ideas about it and today I wanted to read it again because it is so well written. Thanks for sharing
Visit here : Data science courses in Chennai
Great blog and article, I appreciate reading your blog, thanks for sharing you experience with us, regards!
Visit here : Digital Marketing Classes in Chennai